Yaz tatilimizin bir kısmını Babakale’de geçirdiğimiz
için buraya gelmişken 20 dk mesafedeki Asos’a uğramadan geri dönmek olmaz diye
düşündüm. Ertesi sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıktık ve o müthiş
kekik kokularının arasından geçerek kısa bir sürede Asos’a vardık.
İlk olarak denize
karşı bir çay bahçesine oturduk ve bir güzel çaylarımızı yudumladık.karşımızda
masmavi berrak bir deniz ve biraz daha karşı da Midilli... neredeyse bi koşu
kadar yakın... o yüzdendir ki insan içinden geçirmeden edemiyor bazen orası da
neden bizim olmamış ki bu kadar yakınımızdayken.
Çay bahçesinin hemen yanında da
ahşap iskelelerden yapılmış bir plaj yer almakta biraz küçük olmasına rağmen
oldukça kalabalık.
Çaylarımızı içtik ve çarşıya doğru
gezmeye başladık.önce antik limana doğru bir yürüyüş yapıyoruz denizin rengine bakıyorum böyle bir güzellik muhteşem mavi yeşil bir deniz dibindeki herşeyi görebilirsiniz.insanın içini açıyor
Asos’un dondurması meşhur derlerdi hep e buraya kadar
gelmişken dondurma almadan gitmek olmaz J
Çarşı dar sokaklardan oluşmasına
ragmen çok şirin ve tarihi bir dokusu var bütün oteller, restoranlar barlar bu
dar sokaklarda bulunuyor. Buralara araçla girmek cok zahmetli. Ziyarete
gelenler genelde girişte ya da otoparkta bırakıyorlar araçlarını.
Çarşıyı bitirdikten sonra Athena
Tapınağına gitmek için yola koyuluyoruz M.Ö 6.yüzyılda yapıldığı öne sürülen athena tapınağı
Asos’un en önemli tarihi yeri bence tepeye yürüyerek çıkmak biraz zor geldiği
için aracımızı alıyoruz. yukarı doğru çıkarken el sanatları ile harikalar
yaratılmış tezgahlar karşılıyor bizi.
Tapınağa girmek ücretli ya da müze
kartınız varsa ücretsiz girebilirsiniz.. girer girmez M.Ö 6. yüzyıldan günümüze
kadar gelmiş sütunları görüyoruz ve
muhteşem bir deniz manzarasıyla karşılaşıyoruz.burada gün batımını
izlemek harika olurdu eminim. (bizim vaktimiz yoktu izleyemedik)
Buradan çıktıktan sonra behramkaleye
geçiyoruz ve hüdavendigar camii ni behramkale köprüsünü gezerek buradan ayrılıyoruz. hoşçakalın....
0 yorum:
Yorum Gönder